logo

David Diop: Yara izleri insanın hikâyesini anlatır

David Diop: Yara izleri insanın hikâyesini anlatır

Kitabınız nihayet Türkçede yayınlandı. Şu dikkatimi çekti, kitapta Fransızca bilmeyen Alfa, İbrahima Seck’in çevirisinde bir şeylerin kaybolduğunu biliyor. Siz de kitabınızın çevrisiyle ilgili böyle bir hisse kapıldınız mı?

Çevirmenleri takdir etmek gerekiyor, çünkü bir dizi durum, kelime, ifade ve yabancı sembolleri kendi kültürlerine aktarmakla yükümlüler. Diğer bir deyişle, onlar yeniden yaratanlar. Çevirmenleri kendi dillerinde yazan yazarlar olarak tanımlamanın doğru olduğunu düşünüyorum.

Gece Tüm Kanlar Karadır’ın da tıpkı çevirmenler gibi bir yaratım içinde olduğunu söyleyebilir miyiz? Unutulmuşlara ve sessizlere ses mi olmaya çalıştınız?

Tarih genellikle kazananlar tarafından yazılır. Bana göre edebiyat, Fransız sömürge imparatorluğu zamanında sesi olmayanların sözlerini duyurabilir.

Birinci şahısta anlatımı tercih etmenizin sebebi nedir? Alfa’nın hislerini ve dehşetini bu şekilde daha iyi vermeyi mi amaçladınız?

Ana karakterimin iç sesini okurun duymasına izin verdim çünkü bu, filtrelenmemiş bir ses, birine hitap ederken olduğu gibi tevazudan, kibarlıktan, söylemek istediğini söylemekten çekinmeyen vicdanın sesi.

Bu hikâyeyi neden yazdınız?

Senegalli bir piyadenin ağzından hayali bir mektup yazma fikrini bana ilk Jean-Pierre Guéno adlı bir tarihçi verdi. Guéno tarafından toplanan Fransız askerlerinin yazdığı mektupları okudum. Fakat sonrasında fikrimi değiştirdim çünkü ana karakterimin Fransızca konuşmayı bilmemesini istedim, bu da karakterimin bilinç akışını filtresiz bir şekilde okumamı sağladı.

Alfa neden kendini kaybediyor? Tüm askerler çıldırmışken Alfa’nın çılgınlığının göze batmasının sebebi nedir sizce?

Alfa Ndiaye, ona kardeşinden de yakın olan Mademba Diop’un ölümüyle aklını yitiriyor. Hikâye bu olaydaki çıkmazla başlıyor: Alfa ya arkadaşının acısını azaltmak için onu öldürecek ya da onu öldürmek zorunda kalmamak için acı çekmesine izin verecek. Bu ilk travmatik sahneyi düşman askerleriyle yeniden canlandırmasına sebep olan da içine düştüğü bu imkânsız seçim aslında.

Alfa, özellikle Mademba Diop’un ölümünden sonra büyüdüğünü hissediyor. Olgunlaştığını... Sizin böyle bir olayınız var mı?

Genellikle savaşa gönderilenler, öldürülmeden önce yaşamayı öğrenecek kadar zamanı olmayan gençlerdir.

Kitapta yedi rakamı sürekli karşımıza çıkıyor. Yedi el, yedi hain ve çıktıkları yedi basamak, yedi küçük kömür ateşi ve Penndo Ba’nın evliliğinin yedinci yılı. Özel bir nedeni var mı?

Yedi rakamı tüm toplumlarda sembolik bir öneme sahip. Bu rakamın beni aşan bir anlamı olabileceğini kabul ediyorum.

Alfa ondan beklendiği kadar acımasız, düşman askerleri ondan korkuyor. Buna rağmen Yüzbaşı Armand ondan neden kurtulmak istiyor?

Bunun nedeni, Yüzbaşı Armand’ın, kendisine ve diğer tüm askerlere öldürmenin artık suç sayılmadığı yanılsamasını veren bir ritüel üzerinden savaşmasıdır. Alfa, kendisinden beklenenin daha da ötesine gidiyor ve temelde diğer askerlerle aynı şeyi yapsa da, yani olabildiğince çok düşman öldürse de, rahatsız edici oluyor. Düşmanlarını, komutanların ölümü uzak tutmak için koyduğu kurallara göre öldürmüyor. Öldürme şekli komutanına ve diğerlerine, tüm askerlerin temelde hepsinin birer katil olduğunu hatırlatıyor.


Savaşta vahşilik ne anlama geliyor?

Askerler vahşi değildir, savaş vahşi olandır.

Alfa Fransızca konuşamıyor. Onu konuşturmak yerine neden bunu tercih ettiniz?

Karakterimin Fransızca bilmemesini ve okuyucunun Fransızca yazdığım romanımı okuyarak bunu tahmin etmesini istedim. Bunun için, Fransızca ritim üzerine çalıştım. Alfa Ndiaye'nin Senegal'de konuşulan Wolof dilinde düşündüğü şüphesini verebilmek için tekrarlar kullandım.

Son olarak, kitabın sonundaki alegorik hikâyenin rolü nedir? Altta yatan anlamı açıklayabilir misiniz? Yara izleri neyi simgeliyor?

Bu bir metafor. İnsanları yaratanın yara izleri olduğunu göstermek istedim. Yara izi olmayan biri insan değildir. Yara izleri insanın hikâyesini anlatır. Fransız sair Alfred de Musset’nin dediği gibi: “İnsan bir çırak, acı da onun ustasıdır. Kimse acı çekmediği sürece kendini bilmez.”

 

Söyleşi: Pervin Salman